Yara kabuğu, vücutta bir yara oluştuğunda, yara bölgesinin mikroorganizmalardan korunması için kan pıhtılaşmasıyla oluşan sert bir tabakadır. Bu kabuk, alt kısımda yeni bir doku oluşturur. Vücutta bir yer kesildiğinde veya zedelendiğinde yapılan ilk müdahale kanı durdurmaktır.

Açık yara oluştuğunda kan dolaşımı hızlanarak yaranın olduğu bölgeye doğru gelir ve kendini dışarı atar. Yara bölgesine ulaştığında, hücreleri birbirine bağlamak için salgılar üretir. Bu süreç gerçekleşene kadar kan damarları daralarak kan kaybını ve virüs bulaşmasını önler. Fibrin denilen özel ve değerli hücreler, yaranın etrafında ipliksi lifler salgılayarak ağ örmeye başlar. Kan hücreleri üst üste gelir ve bu da pıhtılaşmaya neden olur. Böylelikle yara kabuk bağlar.

Yara kabuğu, etraftaki kiri ve mikropları temizleyerek bölgeye yeni kuvvetler ve akyuvarlar (beyaz kan hücreleri) gönderir. 12 saat içerisinde görevlerini tamamladıktan sonra daha güçlü hücreler ortaya çıkar ve görevini tamamlamış olan akyuvarlara hücum eder. Bu, yaranın enfeksiyonla savaştığının bir belirtisidir.

Yaklaşık bir gün sonra içten kanama yeniden başlar, ancak bu kanama yara için faydalıdır. Çünkü bu kanama, yaranın üzerindeki iyileşmeyi engelleyen mikropları öldürür ve yaranın pürüzsüz olmasını sağlar. Kabuk altındaki yapıcı hücreler, lifler ortaya çıkararak yara kapanmasına yardımcı olur. Bu arada, derinin ana maddesini üreterek doku onarımını ve yeni deri oluşumunu destekler. Bu olayların bitiminde kabuk yara üzerinden düşer.

Yara kabuğu, yara iyileşme sürecinde önemli bir role sahiptir. Kan pıhtılaşması ve fibrin hücrelerinin aktiviteleri sayesinde yara kapanır ve yeni doku oluşur. Yara kabuğu, mikropları temizleyerek ve yeni hücreler göndererek yaranın iyileşmesine katkı sağlar. Kan dolaşımı ve hücre aktiviteleri, yara kabuğunun oluşumundan düşüşüne kadar olan süreçte kritik öneme sahiptir.